8 Haziran 2010 Salı

beşbinxzoom!


hayat garip!
ben de en az hayat kadar garibim ama..
kızlarla gülüp eğlenirken, bel altı espriler gırla giderken, ya da kıldan tüyden muhabbetlerle oyalanırken benim birden o çizgi dudaklarım hoop diye aşağı çekilir. hani çizdiğimiz üzgün çöpten adamlar gibi. "ne oldu" sorusunun cevabı yoktur o an bende. ama aranır tabi cevaplar suratıma bakıp bakıp. anlamsız çünkü! ne oldu yani birden öyle? birden çöküveren darallar niye? tamamen malum olan aptallardan olduğumdan! başıma kötü bir şey gelecekse, kötü bir şey yaşayacaksam ben onu beynimde bi yerlerde hissediyorum ve kapanıyor şalterler bende.. ya enerjisini sevdiğim (!) evreni göreve çağırıyorum negatif düşünce baloncuklarımla, ya da gerçekten bir malumiyet söz konusu... hayır ben de sıkıldım bu anlamsız mutsuzluklarımdan. annem der hep, "sen birden soluverirsin çiçek gibi, aniden" diye. birileri köküme tuzlu sular basıyor sanki birden, ya da fişimi çekiveriyorlar bir anda. eski televizyonlar gibi kapanıyorum, görüntüsü küçüle küçüle.. "ne oldu şimdi, ilgi çekmeye çalışan şımarık kızlardan mısın!" diye silkeleyesim geliyor kendimi karşıma geçip. yapacak bir şey yok, o negatif enerji, b.kunu yediğim karma ya da malumiyet çekti fişimi bi kere.. "burada değilsin" sorularına "akşam uyumadım", "yorgunum", "bilmemneyi düşünüyorum" diye aptal saptal cevaplar bulup buluşturuyorum. bekliyorum sonra neler olacak acaba yine diye.. bazen de bir şey olmuyor, neden böyle oldum diye sorarken kendimi dünyanın bütün dertlerini bilinçaltımda biriktirmiş elimde kararken buluyorum. tez, okul, hırslı insanlar, parasızlık, işsizlik, sevgili hasreti, çalışma gerekliliği falan filan.. hayatımda iyi giden bir tek şey yok sanki, sanırsın gece herkes eve dönerken kaldırıma oturmuş kibritçi kız!
hep böyle oldum ki ben! bir anda aklıma bir şey gelir, soyutlanırım, "ne yapcam" diye kafayı yerim bir yandan, bir yandan da plan yaparım. çünkü ben plansız yaşayamayan bir insanım. her zaman bi 5 yıllık kalkınma planım, hazırda bekleyen bir kriz masam, siyah dosyanın içinde kendisine iş düşmesini bekleyen bir B planım olacak! Bu kadar takıntılı, güvensiz ve hastalıklı davranmamın nedeni ne acaba? sıkıcı mıyım neyim? hayır kötü bi çocukluğum da yok! el üstünde, omuzlarda geçti. "iş başa düştü kırmızı balık!" dediğim olmadı ki hiç.. ben büyümekten çılgınlar gibi korkuyorum ya, bir yandan da dörtnala büyüyorum tabii, ondan bence. kafamı büyüdüğümü görmemek için deve kuşu gibi saklıyorum bi yerlere, ve o sakladığım yerde deliler gibi bir lokma aklımla planlar yapıyorum. Halbuki koş zıpla, koy g.tüne rahvan gitsin... çok da eğlenceliyimdir aslında genelde.. işte bazen 45 yaşında menapozun eşiğinde bir kadın çıkıveriyor içimden.
ama bugün durdum düşündüm de tüm bunları, yemekhanede arkadaşım birşey anlatırken boş bakışlarımı farkedip "sen burda değilsin" dedikten sonra; güzel şeyleri bulup çıkarıp hayattan 5000x zoom-in yapmalı!
yoksa "aaaah bu hayat çekilmeeez! aaah bu hayat çekilmeeez! sen olmasan mamut (bknz: ice age 2) aaah bu çile çekilmeeeez!!!
işte düşünüp bunu, sevgilimi aradım ve seni çok seviyorum dedim. filmlerdeki gibi olmadı pek, seni seviyorum deyip kapamadım. çünkü bir kez bunu yaptığımda zorla söylediğimi, seviyorum deyip suratına kapadığımı düşündü. :) kavga etmiştik çünkü, ben de aklımca kavgaya rağmen romantiklik yapıcam..kafalarımız çok farklı çalışıyor.. ya ben çok fazla film izliyorum, ya da o hiç romantik komedi izlemiyor. :) bu yüzden aradım, seni çok seviyorum dedim, o da "ben de" dedi, bir süre sustuk ve ben "bu kadar" dedim. O da "bu kadar mı?" dedi ve "evet" deyince gülerek kapattık. bu kadar oluyor gerçek hayatta n'apalım yani? yine de aşk var!
5000x zoom-in projem beni ne kadar götürecek bakalım?

Hiç yorum yok: