16 Ağustos 2007 Perşembe

Küçük Kız Çocuğu

Birgün sende anlayacaksın..
Kalabalıklardan kaçıp,
Dizlerini karnına kadar çekip ağlayacaksın!
İşte o an özleyeceksin..
Eski sevgilini değil,
Pili bitmiş oyuncak ayını..
Yanından ayırmadığın saflığını..
Sen de birgün anlayacaksın
Dizlerini karnına kadar çekip,
Çocukluğuna ağlayacaksın..
O küçük kız çocuğu değilsin artık..
Tel sarar kızıma tel sarar diyen babana
Benzemeyecek bazı erkeklerin gözleri
Ve özleyeceksin kendini
O küçük kız çocuğu değilsin artık..
Ama birgün sende anlayacaksın
Kenarları dantelli elbisesiyle
Saçlarını özene bezene
Yanlara ördüğün bez bebeğini
Nereye koyduğunu
Hatırlaman gerektiğini...

ceyhun yılmaz

2 Ağustos 2007 Perşembe

ne zaman başlar ayrılıklar


"bırakmak" bana göre değil.
bu yüzden bırakanlara hayretle bakışım..


kimi sevmediği için bıraktı beni,
kimiyse sevdiği için aslında.


bırakıp gidenleri farkettirmeden tutmaya çalışıyorum hala.
eteğinin ucundan , atkısının saçağından belli etmeden; saçından bir tutam doluyorum parmaklarımın arasına asılmadan.


bu yüzden aslında hiç biri gerçekten bırakamadı beni.


bir kahkahada, bir gözyaşında, bir sinema seansında, bir adisyonda, bir bira etiketinde, bir deniz kokusunda, bir tutam çimende sıkışıp kaldılar.

gidemeyecekler asla ben bırakmadıkça...


ama ben de yoruluyorum bazen....


"her geçen gün bir parça daha
aldı götürdü bizden
aynı kalmıyordu hiç bir şey
değişiyordu kendiliğinden
artık çözülmüştü ellerimiz
artık bölünmüştü yüreğimiz
birimiz söylemeliydi bunu
ötekini incitmeden"

13 Haziran 2007 Çarşamba

10 Haziran 2007 Pazar

h-ö-s-b-ö-s-a


aslında biz 7 kişiyiz.
7 küçük kız çocuğu..
3 kişiydiler önce.
şanslıydılar, ilk gün en ön sıralara arka arkaya oturdular. bu yüzden biz bütün sınıf, önce onların isimlerini öğrendik. özge. özgün. berfu.
sonra ben geldim.
hande.
hiç düşünmeden 10 erkek ismi bulabildiğimiz, tarihten kimin bizi ne kadar sevdiğini kestirebildiğimiz, küsmenin en fazla 1 tenefüs sürdüğü zamanlarda tanıştık.
sonra aramıza saçları adı gibi olmayan çekik gözlü bi kız geldi; sırma.
sonra biz bir kaç yıl "yakışıklı çocuklar" sevdik, "güzel kıyafetler" giydik, "korku filmleri" izledik, dedikodular yaptık, ağladık zaman zaman, çoğunlukla güldük beraberken...
sonra bi gün okula 2 yeni kız geldi.
aslı. selin.

sevmedik önce onları biz. yeniydiler bi kere, yeni şeyler kolay sevilmez ki.hem ikisi de özel okuldan gelmiş!zengin çocukları!biz burda zenginleri sevmeyiz.
biri öğretmenin kızıydı zaten, torpilli şey!kayırırlar şimdi bunu!
diğeri de çok konuşkan sanki. öff öğretmen de yanımıza oturttu bunu ne konuşulur ki şimdi bununla?
sonra nasıl oldu anlamadık, bir yolunu bulup sızdılar içimize. içten yıkmaya çalışacaklar bunlar bizi kızlar, meydan bırakmayın sarılın birbirinize!
biz birbirimize sarılalım derken bir baktık ki onlara da sarılmışız, "biz" olmuş onlar da...
sonra biz yine 7 kız çocuğu "yakışıklı çocuklar" sevdik, "güzel kıyafetler" giydik, "korku filmleri" izledik, dedikodular yaptık, ağladık zaman zaman, çoğunlukla güldük beraberken...
düştük dizimiz kanadı, düştük canımız acıdı, düştük kalbimiz kırıldı; içimizden birileri dimdik bastı yere hep, düşeni kaldırdı.
kalemimizi kaybettik, sevdiklerimizi kaybettik, kendimizi kaybettik, günlerimizi kaybettik, yolumuzu kaybettik bazen; içimizden birileri soğukkanlılığını korudu hep, kaybedenle bir aradı.
adını unuttuk yanımızdakinin, yaşadıklarımızı unuttuk,nasıl sevdik ve nasıl sevildik unuttuk, yaralarımızı unuttuk, birbirimizi unuttuk bazen; içimizden birileri mıh gibi tuttu aklında hep, unuttuklarımızı hatırlattı.
şıkları karıştırdık, kafalarımızı karıştırdık, doğruyla yanlışı karıştırdık, votkayla rakıyı karıştırdık; içimizden birileri aydınlıktı hep, yol gösterdi.
biz sabahları konuştuk, öğlenleri konuştuk, geceleri konuştuk; sıkılmadık hiç. bitmedi anlatacaklarımız. yarım kaldı her seferinde, a'yı anlatırken c'yi düşünmekten b'yi anlatmayı unuttuk hep.
insanlar geçti hayatlarımızdan, ağlattılar bizi ya da güldürdüler. ne yaptılarsa yaptılar; biz onları bir gece yarısı bir şişe şarap, biraz çerez ve dudağımızın kenarında buruk da olsa bir gülümsemeyle hatırladık.
aslında biz 7 kişiyiz.
7 küçük kız çocuğu...
bara girerken kimlik sormadıklarına, oy kullanacağımıza, kimimizin cüzdanında pırıl pırıl duran ehliyetlerine, kimliğimizin kıyısına ilişmiş doğum tarihimize, üniversiteli olduğumuza bakmayın, çocukların bize abla dediğine, yemek yapmayı öğrendiğimize, dizlerimizin kabuk kabuk yara olmadığına, her kağıda yeni bir imza denemesi yapamadığımıza, öğretmenimizin velimizin adını bilmemesine, öğrenci kartını unuttuğumuzda tam basmak zorunda olduğumuza bakmayın. aldanırsınız.
7 küçük kız çocuğuyuz biz.
nerede olursak olalım, birbirine sımsıkı sarılmış 7 küçük kız çocuğuyuz, büyüdükçe birbirine daha çok ihtiyacı olan...

başlarken...


herkesin var...

kıskandım evet.

anlaşılmaz diye korktuğumdan anlatmaktan çekindiğim, anlatacak adam bulamadığım, anlatacak halimin olmadığı olmuştur.

şimdi yazamadığım günlüklerin, tutamadığım kalemlerin,
karalayamadığım sayfaların acısını çıkarabilirsem eğer; anlatabilirsem ve anladığınızı düşünerek yazmaya devam edebilirsem ne güzel olur!