24 Aralık 2008 Çarşamba

iyi ki


sizin bana en büyük borcunuz kordonda içilen bir biradır. ya da yediğimiz bir öğle yemeği. belki patates kızartmışımdır size, bir çikolata almışımdır, gazeteden bir haber okumuşumdur acı bi gülümsemeyle. bi çay ısmarlamışımdır, komik bir iki şey anlatmışımdır ya da komik duruma düşmüşümdür yanınızda. yediğim gevreğin bir lokması sizin midenize inmiştir, kentkart basmışımdır bi defa, bozukluğunuz çıkmadığında çantama uzanmıştır elim.

benimse size borcum büyük. gözümün kenarındaki kırışıklık siz beni güldürdüğünüz için orda, tutmaya çalıştığım günlüğün satırları sizin. sizinle güneşlenirken yaktım tenimi. siz doldurdunuz telefon defterimi ve sizinle dolu hatırlayınca beni gülümseten her dün.

içtiğim biralar çakırkeyif etmezdi beni yalnız içilseydi, saklamazdım cüzdanımda konser biletlerini; diğeri sizin olmasaydı.

sayabilirdim belki bana kazandırdığınız herşeyi bir nefeste hiç takılmadan; bu kadar çok olmasaydı.

iyi ki.

Hiç yorum yok: